XVII. YÜZYILDA ORTA ASYA’DA BIR YESEVÎ ŞEYHI: MUHAMMED ÂLIM SIDDÎKÎ (Ö. 1043/1633)
Necdet Tosun. Prof. Dr. Marmara Ün. İlahiyat Fakültesi, İstanbul
Yesevîlik tarihinin önemli isimlerinden biri olan ve “Âlim Şeyh Azîzân” lakabıyla anılan Muhammed Âlim Sıddîkî Alevî hicrî 972 (1565) senesinde Taşkent’te doğmuş, küçüklüğünde ailesiyle birlikte Semerkand yakınlarındaki Aliâbâd’a yerleşmiş, Yesevîlik yolunda Pîrim Şeyh’ten tasavvufî eğitim alıp şeyh olmuş, halkı irşad ile meşgul olmuştur. Yesevî kültürü ve kendisinden önceki Yesevî şeyhlerinin hayat hikâyelerine dâir Farsça olarak kaleme aldığı Lemehât min nefahâti’l-kuds isimli eseri Yesevîlik tarihi açısından mühim bir kaynaktır. 1043 (1633) senesinde Semerkand-Aliâbâd’da vefat eden Şeyh Muhammed Âlim’in hayatı hakkında -diğer kaynakların yanısıra- en önemli kaynaklar müridi Fethullah b. Abdülbâsit Sıddîkî’nin Menâkıb-ı Şeyh Muhammed Âlim Azîzân diye anılan eseri ile yine müridi Muhammed Şerîf Buhârî’nin Huccetü’z-zâkirîn li reddi’l-münkirîn adlı eseridir. Bu iki eser de Farsça ve yazma hâlindedir. Bu temel kaynaklar ışığında Şeyh Muhammed Âlim Sıddîkî’nin hayatı ve tasavvufî görüşleri ele alınacaktır.
Hoca Ahmed Yesevî ile Âlim Şeyh arasındaki Yesevî silsilesi şöyledir:
Ahmed Yesevî, Hakîm Ata, Zengi Ata, Sadr Ata, Almîn Baba, Şeyh Ali Şeyh, Mevdûd Şeyh, Hâdim Şeyh, Cemâleddin Kâşgarî Buhârî, Şeyh Hudâydâd (ö. 939/1532), Mevlânâ Velî Kûh-i Zerî, Kâsım Şeyh Kermînegî (ö. 986/1579), Pîrim Şeyh (ö. 1006/1597), Âlim Şeyh Aliâbâdî (Muhammed Âlim Sıddîkî, ö. 1043/1634).
“Âlim Şeyh” lakaplı Muhammed Âlim Sıddîkî’nin müridlerinden Fethullah b. Abdülbâsit şeyhinin hayatını ve menkıbelerini Farsça bir eserde derlemiştir. Müellif bu esere bir isim vermemiş ise de, muhtevasına bakılarak kataloğa Menâkıb-ı Şeyh Muhammed Âlim Azîzân şeklinde kaydedilmiştir. Eserin iki yazma nüshası bilinmektedir. Bir nüshası Rusya’nın St. Petersburg şehrindedir, diğer nüshası ise Suudi Arabistan’da Medîne-i Münevvere’deki Ârif Hikmet Bey Kütüphanesi’ndedir. Biz eserin Medîne nüshasını kullanacağız.
Ayrıca Âlim Şeyh’in mürid ve halifelerinden Muhammed Şerîf Buhârî de Huccetü’z-zâkirîn li reddi’l-münkirîn isimli Farsça ve yazma eserinde Âlim Şeyh hakkında bilgi vermiştir. Bu eserin İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki yazma nüshasını kullanacağız. Bu iki kaynaktaki bilgiler birbirine benzemektedir. Bu eserlerde Âlim Şeyh’in hayatı özetle şöyle anlatılmaktadır:
Hazret-i Azîzân Aliâbâdî (Âlim Şeyh) hicrî 972 senesinde (1564-5) Taşkent’te doğdu. Anne tarafından dedesi Hâfız Kûhekî ona “Muhammed Âlim” 26 ismini verdi. Âlim Şeyh ilk dinî eğitimini bu dedesinden aldı. Sonra Taşkent’te bazı karışıklıklar vuku bulunca babası Mü’min Şeyh Sıddîkî ailesini alıp Semerkand yakınlarındaki Aliâbâd’a göç etti. Âlim Şeyh bu dönemde Semerkand’da Mevlânâ İsmetullah’ın yanında dinî eğitimine devam etti. Şerhu’lMevâkıf kitabını okuduğu dönemde gönlünde başka şehirlerde eğitim alma isteği oluştu ve Kâbil’e gidip altı sene Mevlânâ Sâdık’tan ders aldı. O dönemde rüyasında Hz. Peygamber’i gördü. Hz. Peygamber ona: “Kur’an oku!” demişti. Bu rüya üzerine Kur’ân’ı ezberlemeye karar verdi ve 15 veya 18 gün gibi kısa sürede hâfız oldu. Sonra gördüğü bir rüya üzerine Semerkand’a dönüp Yeseviyye’den Pîrim Şeyh’e bağlandı ve tasavvuf yolunda ilerlemeye başladı 38.
Şeyhi Pîrim Şeyh’ten (ö. 1006/1597) halkı irşad için icâzet aldıktan sonra (veya şeyhinin vefatından sonra) Âlim Şeyh kırk günlük halvetlere çekildi, ağır perhizler yaptı. Altı veya yedi yıl nefse muhâlefet ile meşgul oldu. Sonra halkı irşada başladı. Devlet yöneticisi bürokratlar, âlimler ve şeyhler onu ziyaret etmeyi onur sayarlardı. Âlim Şeyh dünyevî işlerle de meşgul olur ancak kalbi daimâ Allah ile olurdu. Dünyevî olaylar ve problemler onu üzemezdi.
Günlük hayatı şöyleydi: Yatsı namazlarından sonra dervişlerin kalbine yönelip teveccüh eder, sonra biraz uyurdu. Gece uyanınca teheccüd namazı kılar, sonra biraz kitap okur, ardından dergâha gidip dervişleri zikre teşvik ederdi. Sabah namazı vaktine kadar zikr-i erre (sesli zikir) ile meşgul olurlardı. Sabah namazını kıldıktan sonra Yesevî şeyhlerinin uyguladığı günlük zikir ve evrâdı icrâ ederlerdi. İşrak namazından sonra talebelere ders verirlerdi. Sonra halkı dinler, onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışır, onlara yemek ikram ederdi. İnsanlara karşı mütevâzı idi, bazen güzel latîfeler, tatlı şakalar yapardı. Dergâhta bazen müridlerine Mevlânâ’nın Mesnevî isimli eserinin ilk beyitlerini okuturdu. Okuyan kişi: Bişnev ez ney çün hikâyet mî koned… diye başlar, Her ki în âteş ne-dâred nîst bâd (her kimde bu ilâhî aşk ateşi yoksa, o kişi yok olsun) beytine gelince vücudu titrerdi39.
Bir ara Bâkî Muhammed Bahâdır Hân döneminde Tilak Bahâdır Kongrat isminde bir kişi Aliâbâd bölgesinde idareci olmuş ve orada bir bozahâne (meyhâne) binâ edilmesini emretmişti. Müridleri bu gayr-i islâmî durumu Âlim Şeyh’e bildirdiler. Şeyh Tilak Bahâdır’ı çağırıp konuştu, o da bozahâne açmaktan vaz geçti 40. Rivâyete göre Âlim Şeyh bir gece talebelere Mişkâtü’l-mesâbîh kitabını okuturken gözlüğü kırıldı. Gözlüksüz okuyamadığı için ders veremedi. O zamanın meşhur hattatlarından Molla Mü’min Münşî’nin de güzel ve pahalı bir gözlüğü vardı. Rüyasında bir kişi ona: “Âlim Şeyh’in gözlüğü kırıldığı için
27 Mişkât’ı okuyamıyor. Kendi gözlüğünü ona ver” dedi. Sabah olunca Molla Mü’min dergâha geldi. Âlim Şeyh onu görür görmez: “Ey Molla Mü’min! Bana emâneten gözlük getirdin mi?” diye sordu. Molla Mü’min de gözlüğünü ona hediye etti 41. Âlim Şeyh’te esmâ-i ilâhiyyeden Celâl sıfatının gâlip idi. Kendisini üzen bazı kişiler hastalanıp ölmüştü. Bir gece yatsı namazını geç kıldırmıştı. Talebeler kitap okumakla meşgul oldukları için cemaate gelmemişlerdi. Ertesi sabah talebeleri toplayıp: “Hayvanlar sizden daha iyidir. Çünkü onlar ibâdetle mükellef değil, siz ise sorumlu olduğunuz ibadeti yapmadan uyuyorsunuz” diyerek onları azarladı 42.
Âlim Şeyh 1043 senesinin Zilhicce ayının son on günü içinde (1634) 72 yaşındayken vefat etti 43. Kabri Semerkand yakınlarındaki Aliâbâd’dadır. Burası bugün Semerkand’ın Pâyarık ilçesinde Çelak kalesine yakın Aylavat (Kette Türk) mezarlığındadır. Geride Lemehât ismiyle yazdığı Yesevî tarikatı hakkında Farsça bir eser ile iki oğlu ve bir kızı kaldı. Oğlu Hoca Abdürreşîd de babasından sonra şeyh oldu44.
Âlim Şeyh’in diğer bazı meşhur müridleri şunlardır: 1. Hoca Fethullah b. Abdülbâsit Gazîregî Sıddîkî (Âlim Şeyh’in menâkıbı yazan kişi), 2. Muhammed Sâlih Hoca Ürgencî Sıddîkî, 3. Ahund Hacı İsmail, 4. Mevlânâ Osman, 5. Mevlânâ Emîr Hüseyin Ferâhînî, 6. Hüseyin Şeyh Azîzân, 7. Muhammed Âbid (Nevvâb Âbid Hân), 8. Mevlânâ Muhammed Şerîf Buhârî (Huccetü’z-zâkirîn ve başka kitapların müellifi) 45.
Âlim Şeyh’ten sonra halifeleri vâsıtasıyla devam eden Yesevî yolunun zamanla gözden kaybolup tarihe karıştığını zannediyorduk. Ancak yeni ulaştığımız bilgilere göre bu kol günümüze ulaşmıştır ve Afganistan’da devam etmektedir. Bu Yesevî kolunun Âlim Şeyh’ten sonraki silsilesi şöyle devam etmiştir:
Âlim Şeyh (Muhammed Âlim Sıddîkî)
Muhammed Şerîf Hüseynî (Huccetü’z-zâkirîn kitabının müellifi)
Şeyh Arslan Hokandî
Emîr Şâh Karşî
Seyyid Kâmil Dervîş (ö. 1231/1816
Muhammed Sâbir Tirmizî (ö. 1283/1866)
Hoca Salâhaddin Ata (ö. 1333/1915)
Hoca Muhammed Şerîf Ata (ö. 1378/1958)
Muhammed Gök Ahund (ö. 1412/1991)
Oraz Muhammed Yesevî (ö. Afganistan, Fâriyâb, 1439/2018)
İhsânullah Ahrâr Yesevî (Afganistan, Kunduz’da hayattadır).
Bu Yesevî kolunun ayrıca Nakşbendiyye’nin Müceddidiyye koluna ait bir silsilesi daha vardır. Yani zamanla Yeseviyye ile Nakşbendiyye birleşmiştir. Bu Yesevî yolunun Afganistan’da yaşayan son şeyhi Türkmen asıllı İhsânullah Ahrâr Yesevî’den 9 Ekim 2022 tarihinde aldığımız bilgilere göre, bu tarikatta günlük zikirler ve zikr-i erre adındaki sesli zikir uygulanmaktadır. Tarikata giriş esnâsında müridin saçını kesme geleneği yoktur. Nakşbendiyye tarikatında olduğu gibi letâif zikirleri ve murâkabeler denen tefekkür eğitimleri uygulanmaktadır. Mürid nefs terbiyesi ve kalp tasfiyesi ile ahlakını güzelleştirmelidir. Belli makamları aşan müridlere, şeyhe vekâleten sohbet yapma ve zikir öğretme izni verilir. Buna “Ata makâmı icâzeti” denir. Bugüne kadar Şeyh İhsânullah Ahrâr Yesevî 12 kişiye bu icâzeti vermiştir. Ancak bu tam icâzet (hilâfet)değil sadece vekâlettir. Kendisinden sonra şeyh olmak üzere henüz hiç kimseye tam icâzet (hilâfet) vermemiştir. Tarikatta 40 günlük halvet uygulaması da vardır. Halvet diğer zikirleri ve makamları aşan müridlerin en son uyguladığı bir eğitim usulüdür.
ZİKİRLER: Bu Yesevî yolunda günlük zikirler şöyledir:
100 adet istiğfar
100 salavât
100 defa “Allah Hû” zikri (zikr-i ism-i zât)
100 defa “Hû Hû Hû Allah” (zikr-i Hû)
100 defa “Hay Allah Hay Hû / Hay Hay Hû Allah” (zikr-i dûsere)
100 defa “Lâ ilahe illallah” (zikr-i nefy u isbât)
100 defa “Yâ Hay yâ Kayyûm” (zikr-i ism-i sıfât)
100 defa İhlâs sûresi. Diğer zikirler de şöyledir:
1.Zikr-i erre (sesli olarak Allah Hû): Bu zikir sıkıntı ve zorluklar zamanında da yapılabilir.
2.Zikr-i Çayken (veya Çâh-ken): Hû zikridir. Yesevî şeyhi İlamân (Almîn) Baba zamanında başlamış bir zikir tarzıdır. Bazen dutar denen saz (musiki âleti) eşliğinde de yapılırmış. Âlimlerin eleştirisi üzerine zamanla terk edilmiştir, şu anda uygulanmıyor.
3.Zikr-i Kebûterî (güvercin zikri, Hû): Sabah seher vaktinde icrâ edilir.
4.Zikr-i çehâr darb (Hay â Hay Hû): Dervişler ayakta durup baş ve bedenin yarısı ile sağa, sola, öne ve kalbe doğru dört noktaya eğilerek bu zikri yaparlar.
Bu Yesevî yolunda dört tane makam vardır:
- Âşık ve muhib olmak: Bu tarikatı ve dervişlerini sevmek, bu yol ile feyz almaktır. Bu dönemde bey’at şart değildir.
- Derviş olmak: Beyat edip tarikata girmek, “istiğfar zamanı” 11 gün sürer. Sonra diğer zikirlere ve murakabelere devam eder. Şeyhe de dergâha hizmet eder.
- Ata veya vekil olmak: Zikir ve murâkabeleri hakkıyla yapan, ahlâkı güzelleşen bazı dervişlere Ata (vekîl) makamı icazeti verilir. Bundan sonra o kişi, şeyhe vekâleten başka müritlere zikir öğretebilir.
- Tecerrüd ve Hilâfet: Tecerrüd, halvete oturmak demektir. Ata makâmında olan derviş, şeyhin uygun göreceği bir zamanda halvete girer. Halvet esnâsında zikir, Kur’an okumak ve namaz kılmakla meşgul olur. Şeyh hergün halvetteki müridi ziyaret edip onunla sohbet eder ve nasihatte bulunur. Hergün halvethânede Hoca Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet isimli eserinden bir miktar okunur. Kırk günlük halvetlerden beklenen kemâlât (olgunluk ve manevî işaretler) elde edilmiş ise o kişiye hilâfet yani tam icazet verilir. O kişi artık Yesevî şeyhi olmaya yetki kazanmış sayılır.
İhsânullah Ahrâr Yesevî’nin kaleme aldığı Farsça er-Risâletü’z-zarûriyye fî tarîkati’l-Yeseviyye isimli 13 sayfalık kitapçıkta bu yolun usulü, âdâbı ve silsileleri kısaca anlatılmıştır. Bu esere göre Yesevî yolu dervişleri fıkıhta Hanefî, itikadda Ehl-i Sünnet- Mâtürîdî mezhebindedirler
38 Fethullah b. Abdülbâsit Sıddîkî, Menâkıb-ı Şeyh Muhammed Âlim Azîzân, Medine-i Münevvere, Ârif Hikmet Bey Ktp. (Câmiatü’l-İslâmiyye Ktp. içinde), nr. 4338 (902/107), vr. 1a-5a; Muhammed Şerîf Buhârî Hüseynî, Huccetü’z-zâkirîn li reddi’l-münkirîn, Süleymaniye Ktp, Reşid Efendi bölümü, nr. 372, vr. 141a-145b.
39 Fethullah b. Abdülbâsit, Menâkıb, 5a-8b; Muhammed Şerîf, Huccetü’z-zâkirîn, vr. 148a-152a.
40 Fethullah, age, vr. 8b-9a.
41 Fethullah, Menâkıb, vr. 10b-11a; Muhammed Şerîf, Huccetü’z-zâkirîn, vr. 155b-156a.
42 Fethullah b. Abdülbâsit, age, vr. 9a-14a.
43 Fethullah, age, vr. 15b. Muhammed Şerîf de Huccetü’z-zâkirîn’de (157a): “Şu anda hicretten 1080 sene geçti, Âlim Şeyh’in vefatı üzerinden de 37 sene geçti” demektedir. 1080’den 37 çıkarınca 1043 kalır ki Âlim Şeyhin hicrî takvimle vefat yılıdır.
44 Muhammed Şerîf, age, vr. 157a-157b.
45 Muhammed Şerîf, Huccetü’z-zâkirîn, vr. 157b-160a; Devin DeWeese, “The Yasavî Order and Persian Hagiography in Seventeenth Century Central Asia: Âlim Shaykh of Alîyâbâd and his Lamahât min nafahât alquds”, The Heritage of Sufism: Late Classical Persianate Sufism (1501-1750), ed. Leonard Lewisohn- David Morgan, Oxford 1999, c. 3, s. 396, 404-405.
46 İhsânullah Ahrâr Yesevî, er-Risâletü’z-zarûriyye fî tarîkati’l-Yeseviyye, (baskı yeri ve tarihi yok), s. 6-7.
47 İhsânullah Ahrâr Yesevî, age, s. 5